HALİL AKBULUT

Yerli üretim...

Uzun bir yaz molasından sonra kaldığımız yerden devam edelim değerli okurlarım. Bayram dönüşü Yozgat’tan çıkınca Sarıhacılı mevkiinde bir konak gördük. Ondan önce ise Yozgat’ın meşhur parmak çöreği fotoğraflı tabelasını gördüm. Hollanda’ya gitmek için yola çıktığımız abime aniden dur! Abi herhalde burası parmak çöreğin yapıldığı yer kaçırmayalım dedim. Arabayı hemen durdurdu. Daha önce birkaç sefer görmüştüm; ama kaçırmıştım yerini. Sonrasında Yozgat Belediyesi’nin yaptırdığı Yozgat Evi yöresel ürünlerin satışının yapıldığı yer olduğunu öğrendim. Yozgat Belediyesi’nin bu girişimini tebrik ediyorum. Oradan en çok sevdiğim parmak çörekten, çedeneli kavurgadan ve kolonyadan aldım. Hatta çanak peynirinden çanağıyla birlikte 2 tane aldım. Çok meşakkatli ve çanağın pahalılığı da bahaneyle plastik bidondan yapıyor yapanlarda maalesef; bu da peynirin tadını ve lezzetini yok ediyor. Neerde! Çocukluğumda köyümüzde çanak peyniri yapan -nur içinde yatsın rahmetli- Cennet Yenge’nin ve -kulağı çınlayası komşumuz- Muazzez Teyze’nin çanak peyniri neerde! Şimdiki çanak peyniri adı altında yapılan peynirler. Ama bu yerde satılan çanak peyniri tattığım o lezzeti yakalamış durumda. Yöresel ürünlerle kahvaltının yapıldığı yerde fazla zamanımız olmadığı için çay dahi içemedik. Böyle yol güzergâhında olan yerlerde bence yeterince kişi de çalıştırılmalı ki yolcular zaman kaybetmesin. Çünkü bendeniz baya bir süre bekledim sıranın bana gelmesini. Ürünler gayet lezzetli ve kaliteli geldi bana. İnşallah bu lezzette kalite devam eder. Bu yerde Yozgat’ın ilçelerinden de takı, şifalı taşlar ve çeşitli hediyelik eşyalarında satıldığı bir yer.  
Parmak çöreğin, kavurganın ve çanak peynirinin Yozgat  adına tescil edildiğini hatırlatırım. Yozgat Testi Kebabı ve Tandırı’nı ise söylememe gerek yok sanırım.! İnternetten biraz araştırma yaptığımda buranın Kasım 2015’te açıldığını gördüm. Düşünün açılalı 3 yıla yaklaşmış; ama ben yılda 2-3 sefer gittiğim halde yerini tam olarak bilmiyordum. Bunun sebeplerinden biri ise şöyle düşünüyorum. Hemen hemen böyle dinlenme tesisi vari satış yapılan yerler gelmeden 5 Km ve 1 Km önce reklam levhaları konur ki yolcuların bilgisi olsun. Çünkü o yer geçildi mi geri dönme ihtimali çok düşüktür. Ben sadece “Parmak Çörek” fotoğraflı levhasını gördüm o kadar. Oysa bu levhalarda özellikle Yozgat Belediyesi’nin olduğunu belediye eliyle işletildiği görmek ve bilmek ayrı bir özellik katacaktır diye düşünüyorum nacizane. İşte son günlerde haberlerde sıkça bahsedilen yerli üretim bu olmalı. Çocukluğumuzda okullarda yerli malı haftası etkinliği düzenlenirdi. Herkes evden annesinin yaptığından ve bakkaldan satın aldığından getirir bir piknik havasında yerdik. Yerli üretimin ne kadar önemli olduğunu o yaşta anlamamız için yapılırdı zahar.  

Sürekli gündemde yer alan yurtiçinde üretimi yapılan ürünlere yerli üretim logosu; 5 Ekim tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanan tebliğle birlikte üretim yeri, Türkiye olan mallar için yerli üretim logosu zorunlu hale geldi. Yerli üretim logosunun, Türkiye'de üretilen tüm ürünlerin  etiketlerinde, tarife, üretim yeri, ayırıcı özelliği ve tüm vergiler dahil satış fiyatı kolaylıkla görünebilir ve okunabilir şekilde bulunması zorunlu olacak. Bu tebliğe aykırı hareket edenler ilgililer hakkında fiyat etiketine ilişkin aykırılıklar için etiket başına 274 lira idari para cezası uygulanacak..Yerli üretim için kullanılacak olan bu logo yabancı firmalar tarafından Türkiye’de üretilen ve satışa sunulan perakende her tür mal için de yerli üretim logosu kullanılması zorunlu olacak. Yani aldığımız bir ürünün markası yabancı olsa bile Türkiye’de üretiliyorsa eğer yerli üretim logosu kullanılacak. Ama yurt dışından getirilip ambalajlanıp satılan ürünler kullanamayacak. Tabi bu uygulamanın tepki çeken yönleri olduğu gibi iyi yönleri de var. Tepki çeken yöne örnek vermek gerekirse bir yabancı içecek firmasının ürünüyle yerli içecek firmasının üretiminde yerli sermayeyle üretim açısından ayırt edici olmaması, yani biz alırken bu da yerli üretimmiş zaten deyip; yerli sermayeli/markalı ürünü seçmeden yabancı menşeili; ama Türkiye’de üretildiğinden dolayı bu ürünü direk olarak alacağız. Tabi ki şunu da unutmamak lazım bu üretimde çalışanlarda bizim insanımız nihayetinde. İyi yönleri ise global ve liberal dünyada yerli üretim yapan markaların diğer markalarla rekabet edebilmesini sağlamak. Yani sırf yerli sermayeli/markalı içecek nasılsa herkes benden alır diye, düşünerek fahiş fiyatta ürünü satamayacak. Bundan dolayıdır ki, kendi ürettiğimiz yöresel ürünlerin kalitesini, tadını bozmadan markalaşarak yabancı menşeili ürünlerle rekabet edebilmesini sağlamalıyız. Eskiden daha çok üretilen ve tüketilen bu ürünlerin tekrar eski günlerine dönebilmesi için tanıtımı şart. Yöresel ürünleri üreten üreticilerimiz özellikle çiftçilerimiz küçük bütçeli firmalar aracılığıyla ürünlerini pazarlamaya çalışmak yerine sosyal medya aracılıyla tanıtmak daha kolay olacaktır. Tabii ki benim burada örnek vermeye çalıştığım üretim gıda üzerine. Ama unutmamalıyız ki! Savaştan yeni çıkmış inanan bu millet dünyaya neler yapabileceğini göstermek istercesine 1930’larda kendi uçağını ve 1960’larda kendi arabasını ve son yıllarda milli savunmayla ilgili olarak birçok araç ve gereçleri yapmıştır. Yerli kaliteli üretimin eski günlerine ulaşmasını temenni ediyorum. Son sözüm Batman’da hain saldırı sonucu şehit olan tüm askerlerimize Allah’tan rahmet yakınlarına baş sağlığı diliyorum.