HALİL AKBULUT

Okuduğunuz makale
TOSUNUN ÇİFTLİĞİ!
Anasayfa   /    Köşe Yazarları   /    Halil Akbulut   /    Tosunun çiftliği!

12 Nisan 2018 - 23:19

halilakbulut@yozgatsonsoz.com

Halil Akbulut

HALİL AKBULUT

Tosunun çiftliği!

Değerli okurlarım, beni tanıyanlar tanımayanlar yazılarını bıraktın mı, ara mı verdin? diye soruyorlar. Öncelikle onlara beni merak edip sordukları için en içten teşekkürlerimi iletiyorum. Efendim bu kadar ara vermemim sebebini şöyle anlatayım. Başıma talihsiz bir olay geldi. Şöyle ki genelde yazılarımı yazarken herhangi bir yer veya zaman kavramım yoktur. Mesela gece yatarken aklıma geldiğinde, İstanbul’un çekilmez trafiğinde işe giderken, evde otururken, televizyon izlerken, her zaman aklıma gelir telefonuma not ederdim. Sonra telefonuma güncelleme yapmak zorunda kaldım. Ama sonunda ne oldu biliyor musunuz? Eyvah! Telefonumda yazmış olduğum 8 tane makalem silindi. Siz siz olun telefonunuz akıllı da olsa her zaman her şeyinizi yedekleyin! Akıllı diye güvenmeyin. Ne olur ne olmaz demedi demeyin. Benim başıma geldi sizin de başınıza gelebilir. Diyeceksiniz ki! İyi de yazdıklarınızı hatırlamıyor musunuz? Evet çoğunu hatırlıyorum; ama o andaki duygularla yazılan cümleler hisler tekrar yerine koymak ne mümkün. Bu haftaki yazımda da son günlerin en popüler haberlerinden biri olan medyada her gün yer alan bir olayı yani Çiftlikbank’ı yazacağım.
Gün geçmiyor ki! Türkiye’de yeni bir dolandırıcılık tekniği yaşanmasın. Teknik diyorum; çünkü internet çağıyla baya bir alt yapı gerektiriyor artık. O kadar arttı ki aklımız şaşıp kalıyor. Yani bu da olur mu? Dediğimiz her şey oluyor. Haberlerde gün yüzüne çıkmaya başlaması o konulara önem verdiriyor. İşte bu yılların en popüler dolandırıcılık yöntemi kuşkusuz telefon, televizyon, bilgisayar ve internetle geliyor. Bunlarla dolandırıcılık yapanlara modern hırsızlar diyebiliriz. Ama bu yönteme Ponzi  (saadet zinciri) yöntemi deniyor. 1920’lerde ABD’de Charles Ponzi tarafından ortaya çıktıyı içinde bu adla anılıyor. Bu yöntemde yatırımcılara kendi paralarından geri dönenle veya sonraki yatırımcılardan gelen paralarla ödemenin yapıldığı bir dolandırıcılık yöntemi. Gerçek olay açığa çıkana kadar böyle sürüyor. Şimdiki dolandırıcılıklarda modernize edilerek bunun devamı niteliğinde. Hani eskilerin tabiriyle yok askerden gelince evlendiririz oğlum seni, yok hele bir askerliğini yap işini ondan sonra eline al gibi gençlerimizin hayatı askerden önce ve sonra diye planlar yapılırdı. Buradaki askerlik olayı aslında kişinin olgunlaşması yaşının kemale ermesi demekti. Ama gel gelelim artık öyle mi! çocuk diyeceğimiz yaşta biri çıkıyor. Nam-ı diğer tosuncuk gibi. Bunları Anadolu Farm vb. bilgisayar oyunuyla başlayan diğerleri takip ediyor. Bu çocuk çıkıyor bir bilgisayar oyunu yapıyor veya birilerine yaptırıyor. İnternette yani sanaldan geçmişte köyünde bir koyun bile gütmeyen adamlara çiftçilik yaptırıyor. Yok işte sanalda koyunu veya ineği alıyorsunuz. Sütünü sağıyorsunuz. Yavrusu oluyor sonra o da büyüyor. Yok onu satıyorsunuz. Sonra kar ediyorsunuz felan filan. 
Çeşitli sebeplerle köyünden göç etmiş modern hayatın keşmekeşinden bıkmış bu insanlarımızın toprağa olan özleminden faydalanıyor. Önce oyun oynatıyor. Sonra da tabi ki modern hayatımıza giren kazanç kavramıyla da süslüyor. Aslında diyor ki! ey ahali birikimlerinizi bana verin. Paranız yoksa borç alın veya kredi çekin size birkaç ay içinde yüzde 50 fazlasını vereyim. Aslında çocuk diyebileceğimiz biri diyor ki! Biriktirdiğiniz çocuğunuza dahi güvenip bir şey yapması için vermediğiniz paraları bana verin tabir-i caizse ben bi güzel yerim diyor. Şuna emin olun ki! Tanıdığınız hayatınızda hiçbir şeyi emanet etmeyeceğiniz insanlardan daha güvensizler bunlar; çünkü hiç tanımıyorsunuz. Tanıdığınız kişilerden size ne gibi zararlar veya faydalar gelebileceğini biliyorsunuz ve ona göre hareket ediyorsunuz; ama tosuncuk gibi kişileri tanımıyorsunuz ve başınıza ne gelebilir tahmin bile edemiyorsunuz. Nitekim de sonunda böyle oluyor kısa yoldan geçmişlerin deyimiyle köşeyi dönme hevesinde olan insanların paralarıyla başkaları köşeyi dönüyor. Böyle sürüp gidiyor bu süreç. 
Hani Türkiye’de 1960’ların çok ünlü dolandırıcısı olan İstanbul’da köprüleri bile satan nam-ı diğer Sülün Osman’la başlayan dolandırıcılık serüvenine, 1980’lerin başlarında başlayan yüksek faiz veren bankerlerle devam eden, daha sonra 1990’lardan başlayan saadet zincirleri ve daha sonraları dini,vatan aşkını da kullanarak fabrika, turizm tesisleri, ucuz ev arsa satışlarıyla devam ediyor. 2000’lerden bu güne de devam eden ben savcıyım veya polisim diye! Başlayıp; yok sizin terör örgütleriyle ilişkileriniz tespit edildi diye devam eden telefon dolandırıcılık serüvenleri. TV’lerde ise her derde deva kremler/ilaçlar izleyince şaşırıp kalıyor insan mübarek her ağrıya her hastalığa iyi geliyor nasıl bir ilaç/kremse artık. Aslında dönemine göre yöntemler buluyorlar. Ne kadar da çok dolandırılan kandırılan bir milletiz. 
Hepimizin bu olaylara kandırılmasının sebeplerinden biri de kısa zamanda hesabını sormadan paranın nasıl ve nereden kazanılacağını sorgulamadan büyük kazanç elde etme arzusu. Sonra da televizyonlarda ha bire bunlarla ilgili haberler çıkıyor. Hani bir atasözümüz var ya. Zenginin malı züğürdün çenesi yorar diye; artık zenginin değil dolandırıcıların malı çenemizi yoruyor tıpkı bu yazımı okurken yorduğu gibi. Bunlara kanmamak için ne yapmalı diye sorarsanız? Kendinize güvenin ve kendi paranızı kendiniz değerlendirin derim. Çok kullandığımız bir sözümüz var ya tam buna göre söylenmiş. El(yani başkası) elin eşeğini türkü çığırarak arar misali. Kesinlikle başkası sizin paranızı sizin kadar iyi değerlendiremez bunu bilin. Onun için kendi göbeğinizi kendiniz kesin. Kendiniz paranızı değerlendirirken kaybetseniz dahi psikolojik olarak dolandırılmış olmazsınız tabir-i caizse kazık yemiş olmazsınız. Az kazanırsanız da kendi paranızla az da olsa kendiniz kazanmış olursunuz. Birikimlerimi nasıl değerlendiririm hiçbir yöntem hiçbir yol bilmiyorum diyorsanız eğer. Çok güvendiğiniz insanlardan fikir alarak ticaret gibi farklı şeyler yapabilirsiniz. Ama internetten sorarsanız yine aynı tuzaklara düşebilirsiniz. Bu konuda dedemin bir sözü var onu hatırlamadan geçemeyeceğim. Kendisine gelip Salih Ağa! Bu işi yapayım mı diye soranlara yapacağı işi biraz mantıksız bulup dinledikten sonra şu sözü söyler. “oğlum bana soracak olursan dek(rahat/ yerini korumak)durmak da bir sermaye”...Son sözüm kendinize güvenin.Unutmayın! Sermaye kendi aklınızda saklı ona fırsat verin, ona başkasından çok değer verin ve ona güvenin en azından tanımadığınız insanlara güvendiğiniz kadar!...
 

MAKALEYE YORUM EKLEYİN

X

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen ziyaretçilere aittir.

X

Makaleye hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

GÜNÜN MANŞETLERİ

FOTO GALERİ

Yozgat

Yozgat Haber

Yozgat Son Dakika

Yozgatspor