GÜLŞAH BOZAN

Seçimin beka ile ilişkisi ürküttü!...

Beka Nedir?

Bir devletin toprak bütünlüğünü, ahdi hukukunu ve anayasal düzenini iç ve dış tehditlere karşı koruması suretiyle hayatiyetini devam ettirmesidir.

Türkiye de Beka Sorunu var mı?

Evet Türkiye’de bir beka sorunu var.

Ancak Türkiye’nin beka meselesi Sayın Erdoğan’ın öne sürdüğü bir mesele değildir.

Bu mesele yüzyıllık bir meseledir.

Ülkemiz tarih boyunca küresel kuşatmalara karşı direnç göstermiş ve halende bu sorunlara karşı mücadele vermektedir.

Türkiye üzerinden yapılan hesap, kitaplar, kirli oyunlar ve karanlık planlar dün olduğu gibi aynen bugün de tehditlerini sürdürüyor.

Dışarıda düşmanlarımız Türkiye’ye karşı birleşmişken içeride halkımızın ayrışması asrın hatasıdır.

Beka sorunu sanıldığı üzere Sayın Erdoğan’ın kendi sorunu değil Türkiye’nin sorunudur!

Seçim ile Bekanın İlişkisi:

Bu seçimlerin bundan önceki seçimlere göre daha önemli hale gelmesinin nedeni Türkiye’nin 24 Haziran 2018 tarihinde Cumhur Başkanlığı Sistemine geçiş yapmış olmasıdır.

Yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin geleceği için doğal olarak ülkemizin istikbali için büyük önem taşımaktadır.

Türkiye de Cumhurbaşkanlığının güçlü olması demek meşruluğunu ilan etmesi demektir.

İktidar partinin yerel seçimlerde ki başarısızlığı sorgulanmaya neden olur.

Millet ittifakının yerel seçimlerden başarıyla çıkması erken seçim talebini doğurur.

Erken seçimi kazanmaları demek dış güçlere ülkeyi teslim etmeleri anlamına gelir.

15 Temmuz'da hezimete uğrayanlar 31 Mart'ta zafer kazanmayı umuyorlar.

Akıl sahipleri için bu apaçık ortadadır.

Cumhur Başkanı neden meydanlarda?

Türkiye’yi ele geçirmeye çalışan güçlerin toplum üzerinde ki siyasi ve basın oyunlarına dikkat!

*Onlara göre aslında ülkede beka sorunu diye bir sorun yok.

*İktidar varlığını sürdürmek için topluma korku yayıyor.

*Erdoğan bu korku üzerinden kendini vazgeçilmez kılarak “ben olmazsam devlet yıkılır” diyor.

İşte bütün bu iddiaları bütün bu iftiraları boşa çıkarmak için halkının ayağına kadar giden bir Cumhurbaşkanından bahsediyoruz.

Çünkü gerçekler bunların tam aksi.

Ülkeyi ele geçirme niyetinde olan çakallar salyalarını akıtarak 31 Mart’ı bekliyorlar.

Seçim zamanı anıt kabirden çıkmayan CHP şimdi HDP ile bir olmuş PKK terör örgütü değildir diyor.

SP ile bir olmuş camiye gidiyor.

İyi Partiyle bir olmuş Fetö’yü savunuyor.

Bunun adına da Millet İttifakı diyorlar.

Bu resmen rezalet ittifakıdır.

Amaçları Türk halkını Cumhurbaşkanımıza karşı kışkırtmak ve Sayın Erdoğan’ın etkisini yitirdiği algısını yaratmaktır.

Erdoğan’ın mitingleri ve söylemleri toplumu teslim almak için değil toplumun yanında olduğunu hissettirmesiyle alakalıdır.

AK PARTİ İÇİN ARTIK GİTSİN

DİYENLER BİR DAHA DÜŞÜNSÜNLER…

Bugün iktidarın değişmesi Türkiye için kesinlikle bir çözüm değil aksine ülkeyi kaosa sürükleyecek bir durumdur.

Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durumun müsebbibi sadece yanlış ekonomi politikası değildir.

Doların rekor seviyeye ulaşmasında ve Türkiye'nin kredi notunun düşmesin de 15 Temmuzun rolü büyüktür.

2016 yılında ülkemiz büyük bir badire atlatmıştır.

Ancak bu badirenin enkazını kaldırmak, darbenin sonuçlarını çözüme ulaştırmak ve bunların yanı sıra dört bir yandan gelen iç ve dış saldırılara karşı tetikte olmak yalnızca iktidara ait bir görev midir?

Halkın Devletle bir olması gerekirken ayrışması ne büyük talihsizliktir.

Vatanı için canını ortaya koyan bir Cumhur Başkanına “artık yeter git” demek ne büyük nankörlüktür.

Hiç kimse 17 yıl boyunca koskoca bir ülkenin sorumluluğunu vicdanında ve sırtında taşımak istemez.

Eğer bugün rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu yaşıyor olsaydı Sayın Erdoğan bayrağı ona teslim edecekti.

Madem ki yok. Yapacak bir şey de yok.

Durmak yok yola devam.

Güçlü bir Türkiye için bir olalım diyoruz.

Yeni bir Başkan yeni bir Yozgat istiyoruz.