BİLAL YEŞİLKAYA

Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan bellidir!

Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir!

Spor süreklilik ister, sürekli takip edeceksiniz. Gelişmeleri, yaşanılanları kaçırırsanız epey bir efor harcamanız gerekir gündemi yakalamak için. Aslında gündemi kaçırdığımız yok ama uzun zamandır sporda yaşanılan gelişmeleri fazla takip etmediğimiz için ya da belki de mevcut yapıdan rahatsız olduğumuz için yazmamayı uygun gördük.

Bundan daha önemlisi de yaşanılan gelişmeleri gerçekliği ile aktarabilen bir yazı okumamış olmam nedeniyle yeniden Yozgat sporunda son dönemde yaşanılanları şöyle bir ele alalım, neler oluyor bir bakalım istedim.

Yozgat garip ama bir o kadar da bürokrasi de, siyasette etkili isimleri bulunduğu için şanslı iller arasında gösterilmesine rağmen bir türlü bu nimetlerden gerektiği kadar faydalanamamış olmanın ezikliğini sporda da yaşadığını söylesek sanırım abartmış olmayız.

Neredeyse son 20 yılını güreş olmasa elle tutulacak bir başarısı olmadan geride bırakan Yozgat için geçen sezon sonu öylesine güzel gelişmelere sahne oldu ki, bunu yeniden bir şahlanış, yeniden bir çıkışın habercisi olarak değerlendirmiş ve diğer sektörlere de yansıyacağına yönelik iyi niyetimizi dile getirmekte bir beis görmemiştik.

Düşünsenize nüfusu 88 bin olan bir ilin futbol takımı Bal Ligi’nden Üçüncü Lige, Hentbol Takımı Süper Lige, Sorgun Voleybol takımı Efeler Ligi’ne yükseliyor. Sorgun Belediyespor’un BAL Ligi’ne çıkması, bunun yanı sıra Güreş Takımının zaten Süper Ligde mücadele etmesi, spora gönül vermiş biri olarak beni öylesine mutlu etti ki anlatamam. Ancak biliyorsunuz ki kalıcı başarılar yıllar yılı yapılan kalıcı, akılcı, stratejik, geleceği kurtarmaya yönelik çalışmaların ürünüdür.

Yozgat’ta bu tür bir çalışma yapıldığını söylemek ya da iddia etmek mümkün müdür hayır. Yimpaş Yozgatspor’un Süper Lige çıktığı yıllarda başlayan ve günümüze kadar süren altyapısız, plansız, paranın gücüyle yakalanan başarıların ders alınmadan anlatıldığı onca zamanı boşuna geçirerek geldiğimiz bugünlerde şöyle geriye dönüp bakmak bile ortaya çıkacak sonucu bulmak için zor olmayacağa benziyor.

Temeli olmayan bir binanın üzerine kat çıkmak gibi bizimkisi. Sürekli yıkıldığını göre göre, olmayacağını bile bile göle yoğurt çalıp durmak değil de nedir yaptığımız.

Olaya isterseniz Yozgatspor özelinden bakarak sıkıntılara mercek tutmaya çalışalım. Yozgat’ta sporun lokomotifi olması gerekirken birçok etken nedeniyle vagon olan ve Yozgat’ı yeterince tanıttığını söylemenin imkansız olduğu, hatta sporun itici bir sektör olması gerekirken hep fren görevi yapması için çaba harcanılan Yozgatspor için Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belliydi aslında.

Bir üst liglerde görebileceğimize olan inancını sezon başında yaşanılan gelişmelere bağlı olarak çabuk kaybettiğim Yozgatspor’un bugünlerde ligde kalıp kalamayacağı tartışılmaya başlandı bile. Aslına bakarsanız henüz lig başlamadan, henüz teknik adam ve transferler başlamadan bu konudaki fikrimi sporla ilgilenen herkese söylemiş ve bu takımın ligde tutunmasının zor olduğunu iddia etmiştim. Sezon uzun henüz lig yeni başladı sayılır, inşallah yanılırım ama bu fikrimi dayandırdığım tabii ki mantıklı, herkes tarafından kabul göreceğine inandığım bazı doğrular var.

İnsanın sağlıklı yaşaması için tüm uzuvlarının sağlıklı olması gerekmez mi? Beyin, kalp, mide, böbrek, akciğer vs. Bunlardan bir tanesi rahatsız oldu mu sağlıklı bir yaşam sürdürülmesi mümkün olabilir mi. Futbol ya da spor organizasyonlarında başarılı olmak için de bazı kıstaslar gerekir. Finans, yönetim, altyapı, tesis, taraftar, birliktelik, bürokrasi, lobi, basın vs.

Şimdi soruyorum Yozgat’ta bunlardan kaç tanesi tam. Ya da kaç tanesi var. Yıllardır bu konularda atılmayan sağlıklı adımlardan sonra ortaya nasıl bir başarı tablosunun çıkması beklenebilir ki? Bir kere sezona başlamadan bir araya gelemeyerek yani birlikteliği sağlayamayarak kaybetmedik mi. Galatasaray’ın bir dönem teknik adamlığını yapan Frank Rijkaard’ın giderayak söylediği ‘Türkiye’de her şeyden var ama hiçbir şeyden tam yok’ sözünü Yozgat’a, spora uyarlasak tam olarak tutmaz mı? Kesinlikle öyle çünkü gerçekten yok ve bu mevcut yapıdan kim kimi sorumlu tutar, ya da kimi suçlar bilemem ama kaybeden Yozgat ve Yozgat sporu olmuştur ve olacaktır. Bana kalırsa belki bu sezon olmayabilirdi ama alın bu takımı bir başka yönetime devredin yapı sağlıklı olmadığı için düşme ya da başka sıkıntılar yaşanması kaçınılmaz olurdu.

Ligin ilk haftalarında deplasmanda alınan galibiyet ve kupada atlanılan iki tur bana kalırsa bu takım için bir kalp masajı oldu. Ama ben olayı tamamen takımın yetersizliğine, ya da teknik ekibe bağlamanın doğru olacağını düşünmüyor ve mevcut yapıdan kaynaklı bir durum olarak görüyorum. Yazımın başında söylediğim gibi inşallah yanılırım, inşallah bu takım ligi düşmeden kapatır ama böyle olduğu zaman bile Yozgat sporunun geleceğine umutla bakmak iyimserlik olur. Lige başlarken bile stadyumun UEFA standartlarına uygun olmaması, yıllardır yapılanların sadece günü kurtarmaya yönelik olduğunu ortaya koymuyor mu?

İşte bu şartlarda başarılı olunacağına en azından ben inanmıyorum.

Eğer sporda başarı arıyorsak bugün tüm kulüplerimizin yaşadığı sıkıntılardan ders alarak altyapıya yönelmeli, en az 5 yıl iyi bir yol haritası çizerek üzerinden gitmeliyiz. Aksi takdirde bugün yaşanılan sıkıntıların her dönem tekrarlanacağı gerçeği peşimizi asla bırakmaz.