GÜLŞAH BOZAN

İhtiyacımız olan zihinsel restorasyon...

Öncelikle şu iki sorudan birini “evet” olarak yanıtlayın.
1.İnsan olarak değerli bir varlık olduğunuza inanarak mı yaşamak istersiniz?
2.Yoksa hak etmediğiniz halde başınıza gelen kötülükleri kabullenerek yaşamayı mı?
Tercihinizi birinci sorudan yana kullandıysanız doğru yoldasınız demektir.
İnsanlar daima her şeyin en iyisine layıktır ve yaşamları boyunca sahip olduklarından daha fazlasını hak ederler. 
Aksini savunanlar için parlak bir istikbal düşünülemez! 
İçinde bulunduğumuz hayatı mevcut şartlara bağlı kalarak yaşamak yerine somut sorunlara somut çözümler üretmek ve olumsuzlukları iyileştirmek daha kaliteli bir hayata sahip olmamızı sağlar.
Unutmayalım ki refah bir hayata sahip olma hakkımız daima bakidir.
Her şeyin daha iyi olması için yapacağımız şey ise duygu ve düşüncelerimizi doğru yönetmek ve bunu zihniyet olarak da kabul etmektir.
Çünkü bir toplumun sahip olduğu en büyük güç “zihniyet “yapısı”dır.
Bu yapının sağlamlığı eğitim, bilim ve inanca dayanır.
Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de zihinsel deformasyonlar yaşanıyor.
Algı politikalarının insanlar üzerinde ki negatif etkisi kişilik yapımızı etkilemekte ve düşüncelerimizin seyrini değiştirmektedir.
Üstelik bu değişim global bir değişimdir!
Liderlerin keyfine göre dönmeye devam eden bir dünya da maalesef halk piyon pozisyonundadır.
Bu düzene dur diyebilmenin tek yolu ise aynı ortak değerlerde buluşmak ve toplumsal çıkarları korumaktır.
Sağlam bir düşünce yapısına yani zihniyete sahip olabilmek için güçlü bir psikolojiye ve kendi liderliğimizi ilan etmeye ihtiyacımız var.
Bastırılmış duygular, korku hali, duyarsızlık ve çaresizlik hissi insanı sıfır noktasından daha öteye taşımaz. 
Bir kez bu dörtleme girerseniz hayatınız boyunca sinerek yaşamaya mahkum olursunuz.
Bir toplum da kötüye giden bir durumu, bir olayı, ya da bir eylemi sessizce kabullenmek, tepki vermeden izlemek, mücadele etmeden vazgeçmek ahmaklara ve korkaklara göredir.
Ahlak kuralları çerçevesinde, yasal haklarınızı kullanarak kontrollü tepkiler vermek ve iyimser olmak o toplumda ki yanlışı düzeltmek için kafidir.
Bir şeye karşı duyarlı olmak için illaki o şeyin kendi başımıza gelmesi şart değil. 
Başkalarının hayatın da gelişen yada ülkede yaşanan olumsuzluklara karşı daha duyarlı ve daha hassas olarak bununla baş edebiliriz.
Bir toplumun zihniyet yapısında ki yeterlilik o toplumu diğer toplumlardan üstün kılar.
Mevcut olan olumsuz zihniyeti kişisel olarak değiştirmek kolay olabilir.
Ancak bunu toplumsal olarak sağlamak zordur ama imkansız değildir.
Belki bir anda tüm dünyanın zihniyet yapısını iyi yönde değiştiremeye biliriz.
Ancak işe önce kendimizden sonra aile ve çevremizden daha sonrada şehrimizden başlayarak değişkenlik sağlamamız mümkün.
Bazı öz güveni düşük kötü zihniyetli insanlar için bu isteğim alay konusu olabilir ama önemli değil.
Çünkü kendileri de önemsizler!